Son İletiler

#81
Donanım / Nokia C5-03 İncelemesi
Son İleti Gönderen Safirmedya - 27 Eylül , 2011, 12:30:15
Tanıtıcı Video

http://www.youtube.com/watch?v=W8k9JQBqUnk&feature=player_embedded

Tanıtım

Finlandiya'lı üretici Nokia, dokunmatik ekranlı akıllı telefon yelpazesini genişletiyor. Nokia'nın uygun fiyatlı telefonlarını simgeleyen C serisinin en yeni üyesi olan C05-03, uygun fiyatına karşın çağın pek de gerisinde kalmayan bir donanıma ve yazılımsal niteliklere sahip.







Nokia 5800'ın torunu olarak adlandırdığımız c5-03, Symbian^1 (eskilerin söylemiyle Symbian S60) içeriyor.

Genel Özellikleri:

* Quad-band GSM/GPRS/EDGE desteği
* Tri-band 3G, 10.2 Mbps HSDPA ve 2 Mbps HSUPA desteği
* 3.2" 16M-renk TFT LCD rezistif dokunmatik ekran
*640 x 360 pixel çözünürlük
* 5 megapixel fixed-focus kamera ve VGA video @ 15fps kaydı; geotagging
* Symbian S60 OS
* 600 MHz ARM 11 CPU and 128 MB RAM
* Wi-Fi 802.11 b/g; UPnP
* gps ve A-GPS, sesli navigasyon; ücretsiz şehir rehberi ve trafik bilgisi
* Dijital pusula
* 40MB on-board storage, microSD 16GB'e kadar; 2GB kart birlikte geliyor
* Akselerometre
* Standard 3.5 mm audio jack
* Stereo FM Radio, RDS
* microUSB port (şarj)
* Flash ve Java desteği
* Stereo Bluetooth 2.0
* Çok iyi ses kalitesi
* Sesli komut

Dezavantajları:

* Symbian S60 yeterince stabil değil
* Limitli 3. parti yazılım desteği
* Ekranın görüş açısı düşük ve güneş altında yeterli değil
* Flaş ve lens koruyucusu yok
* Döküman düzenleme yok (ücretli bir upgrade ile yapabilirsiniz); PDF okuyucu yok
* Telefonu kulağa yakınlaştırdığınızda algılayıp ekranı kapatan sensör yok
* DivX ve XviD desteği yok
* Video arama yok
* Akıllı arama yok

%80'i geri dönüştürülebilir malzemeden olan c3-05, çevre dostu özelliğiyle dikkat çekiyor.








Kullanıcı Arabirimi

Kinetic Scrolling özelliğinin 5800'dan daha iyi olduğunu gözlemledik.










Üç ayrı ana ekran seçeneği var.








Mesajlaşma

5800'dan alışık olduğumuz mesajlaşma sistemi oldukça basit.










Galeri: Çok yavaş

Galeri herşeyiyle kullanışlı. Fakat tek problem hız. Sürekli kasmalar oluyor. Bir fotoğrafı görüntülemek için bile bir kaç saniye bekliyoruz.
Zoom işlevi de bu yavaşlıktan nasibini alıyor.

Müzik oynatıcı: Değişiklik yok







Video oynatıcı ve RDS'li Radyo istekleri karşılıyor.

Kamera

5 mp'lik kamera flash barındırmıyor. Fakat fixed-focus özelliği var.

Karşılaştırma: (Belli bir noktaya yapılan zoom baz alınmıştır)

Nokia C5-03







Samsung I5800 Galaxy 3





Apple iPhone 4







Resmin orijinali;









Daha ayrıntılı incelemek için: http://www.gsmarena.com/piccmp.php3?idType=3&idPhone1=3578&idPhone2=3395&idPhone3=3275

Video kaydı: Kötü

En fazla 13 fps ile kaydedebildiğimiz VGA videoların yalnızca MMS ile acil gönderilmesi gereken videolar olduğuna karar kıldık. Telefonun en kötü yanı belki de bu.

Harika bağlantı özellikleri

Nokia C5-03 oldukça gelişmiş bağlantı seçeneklerine sahip. Daha ucuz Nokia 523x ailesinden veya 5530 XpressMusic ve the 5250 gibi değil, C5-03 hepsine şu yönden sahip: 3G, WiFi ve GPS.
GPRS, EDGE ve 3G; HSDPA (10.2Mbps) özellikleri kullanıma hazır. GSM/EDGE 3G - 900/1900/2100 MHz doğal olarak telefonun içinde.

Diğer bağlantı özellikleri ise Wi-Fi b/g ve Bluetooth 2.0 A2DP ve bir microUSB port. C5-03'ü bilgisayarla bir çok yoldan senkronize edebilirsiniz:PC Suite, Mass storage, Image transfer ve Media transfer. Bu sefer USB şarj, USB port ile mümkün.

Nokia C5-03, 80MB dahili belleğe sahip (40 MB'tan daha azı boş), microSD kart ile artırılabilir. 2 GB'lık kart ise kutu içeriğine dahil.

Yetenekli web browser

Alışık olduğumuz web browser Nokia kullanıcılarını tatmin eder nitelikte.










Sosyal sitelere bağlantılar

Facebook, Twitter, MySpace, Friendster ve hi5 için hızlıca ulaşabileceğiniz programlar mevcut









GPS: Fevkalade navigasyon

Kullanım kolaylığıyla dikkatimizi çekti. Ücretsiz şehir rehberi ve trafik bilgilendirmesi oldukça yardımcı











Son sözler

Tasarımıyla dikkat çeken C5-03, beğenimizi topladı. Ufak dezavantajlara sahip olsa da eksikleriyle işi olmayan kullanıcılar gönül rahatlığıyla bu telefonu alabilir.
Flaşı olmazsa olmaz bulan, Symbian'a ve Nokia'nın rezistif ekranlarına antipatisi olanlar başka telefonlara bakabilir.
#82
Boşa Çıkacak Alan Adları / Düşen alan adlarını nasıl ve n...
Son İleti Gönderen Safirmedya - 27 Ağustos , 2011, 11:54:35
İnternet sitesi açmanın en önemli sorunudur alan adları, herkes sitesi olsun olmasın üçer beşer topladıkları için alan adlarını bulmakta çok zorluk çekiliyor. Bulamayanlarda ya uyduruk birşey sallıyorlar yada pusuya yatıp düşmelerini bekliyorlar. Yalnız alan adları için şöyle bir gerçek vardır ki bir çok kullanıcı bilmiyor olabilir. Adresin süresi bitse dahi alamazsınız, bunun resmi bir prosüdürü vardır belli vadirelerden geçip o şekilde alınabilir duruma gelmektedir.    Eğer gözünüze kestirdiğiniz güzel alan adları varsa ve düşmesini bekliyorsanız bunları bilmeden sakın hareket etmeyin.


Alan adları ne zaman düşer?


1) REGISTRAR-HOLD süreci
   Whois' inde görünen "Expire date" geçtikten sonra, alan adları 30 veya 35 günlükten başlayan ve 3 ay süren bir zaman diliminde REGISTRAR-HOLD durumuna alınır.
   Bu 30 günlük süre içinde alan adı sahibi normal yenileme ücreti ödeyerek domainin süresini uzatma hakkı vardır! Hold durumundaki bir domainin DNS' leri geçiçi olarak durdurulur! REGISTRAR-HOLD sürecindeki alan adları kesin olarak silinecek anlamına gelmez!
   30 günlük REGISTRAR-HOLD dönemi boyunca domainin sahibi ödeme yapmamışsa yine 30 günlük REDEMPTION-PERIOD aşamasına girer.
2) REDEMPTION-PERIOD süreci
   Bu aşama süresinde isterse alan adının sahibi adresi tekrar aktif edebilir bunun için kayıt firmasına başvurup 99$ ödeme yaptıkdan sonra, domain 5/7 gün içinde registry (verisign) tarafindan tekrar aktif edilir.
   REDEMPTION-PERIOD süresi bitiminde ( domain sahibi 99$ ödeme yapmazsa) domain artık en son aşama olan PENDING-DELETE sürecine girer.
3) PENDING-DELETE süreci
   Bu süre 6 gün sürer bu süre sonunda domain registry tarafindan silinir. Domain Whois de görünen Updated Date karşısında yazan tarihten 6 gün sonra silineceklerdir. Herkes kayıt edebilir.
   Kısaca bir domainin silinme tablosu ve toplam süresi (en iyi ihtimaller ile)
REGISTRAR-HOLD           en az 30 gün sürüyor
REDEMPTION-PERIOD    30 gün sürüyor
PENDING-DELETE           6 gün sürüyor
+__________________________________
                       Toplam : 66 gün


Tam silinme saati?
   Alan adları pasifik saatine gore siliniyor, yani Türkiye saatlerine göre PENDING-DELETE aşamasının son günü saat 08.00 de silinmeler başlıyor, 10:00 en geç 10:30′ da silinme tamamlanıyor.


Backorder nedir?
   Back arka plan, order ise emir anlamına gelir Türkçemizde. Bize önceden kayıt, erken kayıt imkanı sağlar. Domain satan firmalar süresi dolmaya yaklamış (Expired) silinme (Pending Delete) süresinde bulunan domainlere teklif verdiğiniz takdirde backorder yapmış oluyorsunuz.


Neden Backorder?
   İlk paragraftada dediğim gibi genellikle site yapımcıları/tasarımcılar vb. sıfır domain yani ilk defa kayıt edilen domainler için bir isim arayışına gireriz ama ne yazıkki günümüzde 10YTL verilerek kayıt altına alınan domain piyasası giderek daralmada ve kolay, akılcı isimler bulmakta zorlanmaktayız. İşte bu andan itibaren eğerki mevcut domain sahibi domain süresini uzatmamışsa, backorder için zaman başlamış demektir.
   Fakat şunuda unutmamak gerekirki, backorder işlemine tek siz girmemiş iseniz sizinle beraber giren sahış/firmalar domainin fiyatını yükseltmeye çalışacak ve sizin elinizden almaya çalışacaklardır. Son anda sahibi domaini uzatır ve tüm hayallerimiz suya düşebilir.


Nasıl kazanırım?
   Bu süreçte sizin bütçeniz ve istediğiniz domaini kayıt altında tutan firma ile iletişiminiz önemli. Eğer ortak bir anlaşma sağlarsınız bilinki domain sizin olacaktır.

ALAN ADI KAYIT : Alan Adı Sorgulama Satın Alma
#83
Donanım / Gigabyte'tan Mini-ITX Formunda...
Son İleti Gönderen Safirmedya - 17 Ağustos , 2011, 04:57:04


Oyuncular için hazırladığı G1.Sniper 2 isimli anakartını kısa süre içerisinde satışa sunması beklenen Gigabyte, medya bilgisayarları için hazırladığı Mini-ITX formundaki yeni anakart modeli H61N-USB3'ü duyurdu. Kompakt yapısıyla dikkat çeken anakart, Intel'in H61 yonga setini kullanıyor ve LGA1155 formundaki Sandy Bridge işlemcilerine destek sunuyor.

Üzerinde iki adet DIMM slotu bulunan ve 16GB'a kadar çift kanal DDR3 bellek desteği sunan anakart, Gigabyte'ın Super4 tasarım anlayışını temel alıyort ve bu sayede çift BIOS, Japonya üretimi yüksek kaliteli katı kapasitörler, düşüj RDS'li MOSFET ve Ultra Durable 2 serisi diğer tasarım/üretim özelliklerini de bünyesinde barındırıyor.

İşlemci için 4 fazlı güç tasarımına sahip olan anakart, Sandy Bridge işlemcilerindeki HD 2000 veya HD 3000 entegre grafik birimlerini yeterli bulmayan kullanıcıların harici ekran kartı kullanabilmesi için bir adet PCIe x16 slotuna sahip olan anakart üzerinde entegre grafik biriminden görüntü aktarabilmek için DVI ve VGA konnektörleri de bulunuyor.

Fresco Logic firması tarafından geliştirilen FL1009 kodlu kontrolcü ile iki adet USB 3.0 konnektörünü çalıştıran anakartın diğer özellikleri arasında Gigabit Ethernet, 5.1 kanal 108 dB HD ses kodeki, optik ve koaksiyel S/PDIF bağlantıları ve dört adet USB 2.0 portu gibi detaylara yer veriliyor. Hong Kong'da satışa sunulan anakartın fiyatı ise 105$.
#84
Donanım / Samsung'un dokunmatik ekranlı ...
Son İleti Gönderen Safirmedya - 17 Ağustos , 2011, 04:55:38


Güney Kore'nin en büyük cep telefonu üreticisi Samsung yakında dokunmatik ekranlı ve bütçe dostu yeni modeli GT-S3770'i resmi olarak tanıtıp satışa sunmaya hazırlanırken, cep telefonunun ön inceleme videosu Rus sitesi Megafon tarafından Youtube'da paylaşıldı.

Yayınlanan 2 dakika 41 saniye uzunluğundaki videoda kılavuz, batarya ve şarj cihazından oluşan kutu içeriği dikkat çekerken; S3770'in dilediğiniz kulaklığı kullanabilmeniz için 3.5 mm jack girişi, microSD kart girişi (16 GB'a kadar destek veriliyor) ve microUSB portu gibi detayları gözlerden kaçmıyor.




Saniyede 7.2 Mbit'e kadar internet bağlantı hızı vadeden HSPA alt yapısını destekleyen S3770, Samsung'un TouchWiz Lite arayüzünü kullanıyor. 2.8-inç boyutunda ve 240 x 320 piksel (QVGA) dokunmatik ekrana, 2 megapiksel kameraya  ve Bluetooth 3.0 / Wi-Fi 802.11 b/g/n gibi güncel bağlantı seçeneklerine yer verilen S3770'de, RDS'li FM radyo, Facebook gibi sosyal ağlarla entegrasyon ve 1000 mAh batarya bulunmakta. Batarya 350 saate varan bekleme, 6 saate varan konuşma süresi sağlıyor.


Samsung S3770'in ne zaman satışa sunulacağı ve fiyatına ilişkin sis perdesi henüz kaldırılmadı.
#85
Network ve internet / IE9 Zararlı Yazılım Korumasınd...
Son İleti Gönderen Safirmedya - 17 Ağustos , 2011, 04:53:52




Günümüz internet dünyası artık ucu bucağı olmayan bir alan haline geldi. Var olan herşeyin kontrolsüz büyüdüğü bu dünyada tedbir alınmadığında en can yakıcı hale gelen konulardan birisi zararlı yazılımlar. Zararlı yazılımların önlenmesinde kişilerin kullandığı antivirüs yazılımları kadar tarayıcıların sunduğu güvenlik tedbirleri de önem taşıyor.


Bağımsız NSS grubu tarafından yapılan bir çalışmada IE9, Chrome 12, Firefox 4, Opera 11 ve Safari 5 internet tarayıcıları zararlı yazılımlara maruz bırakıldılar. Çalışma sonucu Internet Explorer 9 ile diğerleri arasındaki büyük farkı ortaya koydu.


Sonuçlara göre IE9 yüzde 96 oranında koruma sağlarken, Chrome 12 yüzde 13.2, Firefox 4 yüzde 7.6, Safari 5 yüzde 7.6 ve Opera 11 yüzde 6.1 oranında zararlı yazılımlardan koruma sağladı.


IE9 sürümünün bu başırısının altında yatan ise SmartScreen teknolojisi. Zararlı yazılım saldırılarını bilgisayara bulaşmadan engelleyen bu teknoloji görünüşe göre IE9 sürümünde en güçlü haline ulaşmış.


Bu koruma oranı IE9'un önceki versiyonlarından kat kat daha iyi olduğunu ortaya koyuyor. Ancak Windows Update ile kurulmasına ve büyük reklam kampanyalarına rağmen IE9 sürümü halen tarayıcı pazarında yüzde 6.8'lik bir orana sahip. IE8 sürümü ise pazarın yüzde 29.23'ünü elinde tutuyor.


Microsoft pazara daha iyi bir tarayıcı sürümü sunabilmek ve IE6 sürümündeki hataları unutturabilmek için var gücüyle çalışıyor. Ancak pazar payını IE8'in üzerine çıkarabilmesi ise daha efektif çalışmasını gerektiriyor.
#86
İşletim Sistemleri / Katılımsız Windows Cd'si Oluşt...
Son İleti Gönderen Safirmedya - 15 Ağustos , 2011, 22:35:36
  nLite ile Katılımsız XP CD'si Oluşturma Rehberi


Gerekli Framework :
_x86
http://www.microsoft.com/downloads/d...DisplayLang=en
TR
http://www.microsoft.com/downloads/d...d-aab15c5e04f5

_x64
http://www.microsoft.com/downloads/d...DisplayLang=en


Gerekli dosyaları indirdikten sonra ilk olarak Framework kurulup sisteminizi restart ( yeniden başlat ) ediniz.

Daha sonra aşağıdaki sıralamaya göre basit bir şekilde defaults ( öntanımlı ) ayarlarla kuruyoruz.




















Nlite Programı kurulduktan sonra Finish butonuna bastığımızda karşımıza aşağıdaki şekilde bir ekran gelecek.



Yukarda pencerede gördüğümüz gibi language bölümünden bize uygun dil seçeneğini seçip kısa bir süre bekliyoruz ve bundan sonra yapacağımız bütün işlemler Türkçe olarak devam ediyor.

Nlite programını simge durumunda küçülterek ilk işlemlerimi yapalım.

Öncelikle elimde bulunan Windows XP CD mizi CD-ROM sürücümüze yerleştirelim. Daha sonra masaüstüne "XPCD" adında bir directory ( Dizin ) oluşturalım. CD-ROM'a yerleştirdiğimiz CD'mizin içeriğini ctrl+a seçeneğini kullanarak kopyalayalım daha sonra masa üstünde bulunan XPCD isimli directory içerisine yapıştıralım. Bu işlem CD-ROM sürücünüzün okuma ve sisteminize bağlı aygıtların performansına göre 10 ila 30 dakika sürebilir.








Yukarıda belirtmiş olduğumuz XP CD'sini masa üstünde oluşturacağımız dizine kopyalarken dikkat etmeniz gereken önemli bir nokta ise C: sürücünüzün boş disk kapasitesi olarak en az 2 GB boş alana ihtiyaç duymasıdır. Eğer yeterli disk alanınız yoksa ya farklı bir sürücü üzerinde işlem yapmanızı veya ana dizininiz üzerinde yeterli boş alanı oluşturmanız gerekmektedir.

Katılımsız XP CD'mizi oluşturmak için gerekli dosyaları kopyaladıktan sonra artık nlite ile devam ediyoruz.


Göz at butonuna tıkladıktan sonra karşımıza XP CD'mizi kopyaladığımız dizinin nerede olduğunu soran bir prompt gelecek. Bu prompt üzerinden Windows yükle dosyalarını kaydettiğiniz klasör/dizini işaretleyerek "Tamam" butonuna tıklayınız.

"Tamam" butonuna tıkladıktan sonra tarama işlemi yapacak bu bir miktar zaman alabilir. Daha sonra ise aşağıdakine benzer şekilde bilgi alacaksınız.



Yukarıdaki pencerede kopyaladığımız CD içeriğinin Windows XP Home Edition olduğunu ve hiç service pack entegre edilmediğini görüyoruz ve şimdi devam ediyoruz.



Yukarda ki ekranda ise eğer siz ilk defa nlite kullanıyorsanız. Oturum bilgileri hakkında bilgileri göremezsiniz. Peki soracak olursanız bu son oturum bilgileri nelerdir. Nlite ile daha önce oluşturmuş olduğunuz ayarları bir ini dosyasına yazar. Daha sonra tekrar CD üzerinde bir değişiklik yapmak istediğinizde ise daha önce oluşturmuş olduğunuz ini dosyasından bilgileri okuyarak yapacağı işlemleri tekrar yükler. Biz şimdi "Son Oturumu" seçerek devam ediyoruz.



Yukarıda ekranda ise görev seçimlerini görüyoruz. Kopyalamış olduğumuz XP CD'si ilk versiyon olduğu için service pack eklemeside yapacağız. Ardından hotfix yani Windows update paketlerini indirip bunları da XP CD'imiz içerisine yerleştireceğiz. Ardından Kendi bilgisayarımıza ait Ekran kartı chipset gibi donanım parçalarına ait güncel dirverleri indirerek yine XP CD'imiz içerisine entegre edecegiz. Şimdi Açılabilir ISO oluştur hariç bütün seçenekleri seçelim ve devam butonuna basalım.   



Windows XP Service Pack 2 Download :

http://www.microsoft.com/downloads/d...5-9e368d3cdb5a





Yukarıdaki pencerede XP CD'mize Serive Pack 2 entegre ediyoruz. Burada bir hatırlatma yapalım eğer CD'miz ilk çıkan service packsiz bir versiyon ise SP1 entegre etmeye gerek yoktur. Çünkü SP2 içerisinde aynı zamanda SP1'ide barındırır.



Service Pack 2 Paketini şetçikten sonra bu dosyalar mevcut XP kurulum CD mizin içerisine otomatik olarak açılacaktır. Yaklaşık 15-30 dakika sürebilir.

   





Service pack entegre işlemi bittikten sonra gördüğümüz gibi artık dizinimizde bulunan kurulum dosyaları artık SP22li bir kurulum CD'si durumunda şimdi güncelleştirmeleri entegre etmek için devam edelim.


 
Karşımıza gelen pencerede sağ tarafta bulunan "Ekle" butonuna tıklayarak önceden indirmiş olduğumu Windows XP güncelleştirmelerini seçip "Aç" butonuna tıklıyoruz.


 
Güncelleştirme paketlerini ekledikten sonra ise güncelleştirme paketlerini eskiden yeniye doğru gelecek şekilde oluşturma tarihine tıklayarak tarih sırasına sokuyoruz. Bu kısım önemli eğer tarih sırasına sokmaz isek, güncelleştirmeler düzgün entegre edilmez.

Windows XP Hotfix ve güvenlik güncelleştirmeleri 12 Haziran 2006 tarihine kadar olanlar


Şimdi devam butonuna tıklayarak Driver (Sürücü) entegre işelemine geçiyoruz.   



Ekle butonuna bastığımızda bize tek sürücümü yoksa birden fazla sürücümü eklemek istediğimizi soruyor. Biz gerekli sürücülerimizi bir dizine eklediğimiz için birden fazla sürücü diyerek devam ediyoruz.


 
Anakartımıza bağlı sürücülerin olduğu dizini seçerek devam ediyoruz. Bu dizin altında chipset, sound, VGA gibi sürücüler bulunmaktadır.


 
Yukarıda görüldüğü gibi sade Windows XP için gerekli sürücüleri seçerek devam ediyoruz. Bunları seçmek için gerekli satıra bir defa tıklamak yeterlidir.


 
Yukarıda ki pencere gördüğümüz gibi sistemiz için gerekli sürücüler açıklamaları ile birlikte mevcut. Bu konumda dikkat etmeniz gereken bir konu var buda gereksiz yere bütün makinelerde kullanabilirim düşüncesiyle bütün sürücüleri CD içerisine entegre ederseniz bazı kurulum hataları ve yanlış donanım yüklemeleri kaçınılmaz olur. Özellikle chipsetlerle ilgili driversleri birbirine karıştırmamaya özen gösterin. Grafik network genelde problem yaratmaz. Örneğin benim kullanmakta olduğum CD içersinde ATI ve Nvidia graphic sürücüleri sorunsuz olarak çalışabiliyor.       





Şimdi bileşenler ekleyip kaldırmak için devam ediyoruz. Burası aslında o kadar önemli bir bölüm değil tamamı ile emin olmadan hiçbir bileşeni kaldırmayın bence hiçbir işlem yapmadan devam edin zaten menulere dikkat ederseniz emin değilseniz işaretlemeyin diye bir uyarı göreceksiniz. Hiç bir şeye dokunmadan Otomatik kurulum seçeneklerine geçmek için devam diyelim



Kurulum modu olarak her zaman DefaultHide seçeneğini kullanmanızı tavsiye ederim. Diğer seçenekler için açıklamalar aşağıdaki gibidir.





Bu bölümde ise Bilgisayarın kayıt bilgileri ve Administrator şifresi hakkında gerekli bilgiler istenmektedir.



Bu Bölümde ise CD Anahtarı ve bazı ufak tefek ayarları yapabilmektesiniz.



Diğer tab menuleri gezdiğimizde kurulum esnasında yapmış olduğumuz bir çok işlemin cevaplarını önden cevaplayarak kurulum yapmaktayız. Fazla resim kalabalığı yapmamak için hepsini anlatmaya gerek duymuyorum. Devam diyerek seçeneklere geçiyoruz.[/t][/c]     
Burada benim tercihim Kurulum ekranını klasik (win2k tarzı) ve siyah arka planı aktif olarak seçerek devam ediyorum. Bu tür klasik kurulumlar diğer sitile göre daha hızlı olmaktadır kesinlikle önerilir. Gerekli değişiklikleri yaptıktan sonra devam diyerek yamalar bölümüne geçiyoruz.


 
Max. TCP/IP tamamlanmamış eş zamanlı bağlantı yaması bilhassa emule ve torrent gibi download programları kullananlar için gerekli olabilir.
USB seçim frekansı sizin kullandığınız cihazlara göre değişebilir. Eğer bir fikriniz yok ise öntanımlı değerinde bırakmanız önerilir.
Imzasız tema yaması aktif olması internetten indirmiş olduğunuz farklı Windows temalarını imzaya ihtiyaç duymaksızın kullanabilirsiniz. Aktif bırakılması önerilir.


 
Bu bölümde ise açılışta klasik açılış ekranı, internet Explorer açılış sayfasının defaults değerleri, İnternet Explorer üzerinden max. Eşzamanlı download özellikleri gibi bir çok ince ayarlara ulaşabilirsiniz. Kırmız ile işaretlemiş olanlardan tam olarak emin değilseniz işlem yapmanız önerilmez. Artık CD üzerinde yapacağımız bütün ayalar bitmiş durumda devam butonuna tıklayarak yapılan ayarları CD üzerinde uygulayabilirsiniz.


 
Evet diyerek yaptığımız ayarların CD'ye uygulanmasını sağlıyoruz. Bu işlemler yapılırken gerekli uyarılara dikkat ediniz. Her hangi bir yanlış ayar CD'nizin düzgün çalışmamasına neden olabilir.


 
Yapılan işlemler sonunda XP CD'miz hazır durumda tabi şimdi bunu ISO haline getirip CD'ye yazmamız gerekecek. Burada aslında devam ederek CD isomuzuda oluşturabilirdik. Tabi eğer CD miz içerisinde gerekebilecek bir program dizini atmak isteiyorsak.

Bu durumda eğer istersek Runonce komutlarını kullanarak XP kurulum işlemi bittikten sonra bazı programların sistemize otomatik olarak kurulmasını sağlayabiliriz. Bunun için daha önceden hazırlanmış olan bir doküman için size link veriyorum.

http://www.frmtr.com/showthread.php?t=360543

Tabi ekleme yapmak istemiyorsanız aşağıda anlatacağım yol ile devam ederek XP isonuzu oluşturmaya devam ediniz.

Yukarıdaki pencereden devam dedikten sonra Bitir butonuna bastıktan sonra nlite işlemleri bitirdiği için otomatik olarak kapanacaktır.

Şimdi tekrar nlite programızı açıyoruz.



Dikkat ettiyseniz artık elimizdeki CD SP2 entegreli bir durumda. Şimdi Aşağıdaki ekrana kadar devam edelim.



Yukarda görüldüğü gibi sadece açılabilir ISO oluşturu seçerek devam ediyoruz.



ISO etiketini istediğimiz şekilde değiştirebiliriz. Biliyorsunuz eğer orginal CD üzerinde bu program haricinde bir değişiklik yapmış olsaydık ISO etiketini değiştirdiğimiz durumda CD mi BIOS uzerinden boot edemezdi. Akabinde ISO OLUŞTUR butonuna tıklıyoruz. Karşımıza iso dosyasını nereye kaydetmek istediğimizi soran bir pencere geliyor. İsonun adını yazarak kaydet diyoruz. 1-2 dakika sonra artık yeni XP CD'miz için kalıp dosyamız hazır. ISO dosyamızıda Nero yada başka bir CD-Burn programı ile boş bir CD'ye finalize ederek yaziyoruz.


Artık bundan sonra geriye kalan hazırlamış olduğumuz XP CD'sini CD-ROM sürücümüze yerleştirip. Yeni ve katılımsız bir kurulum yapmak kalıyor.
#87
Eğitim Öğretim / Şu Destanı
Son İleti Gönderen Safirmedya - 11 Ağustos , 2011, 04:52:00
Bu destanda Şu adlı Saka hükümdarının Make­donya hükümdarı iskenderle yaptığı savaşlar anla­tılır. Destanla ilgili bilgileri Divan-ı Lügatit Türk'ten alıyoruz. Şu Destanın aslı elimizde değildir. Hükümdar Şu'nun M.Ö. 4.yüzyılda yaşadığı sanılmaktadır.
Şu destanı M.Ö. 330-327 yıllarındaki olaylarla alakalıdır. Bu tarihte Makedonyalı İskender, İran'ı ve Türkistan'a saldırmıştı. Bu dönemde Saka ( İskit ) hükümdarının adı Şu idi. Bu Destan Türklerin İskender'le mücadelelerini ve geriye çekilmeleri anlatmaktadır. Doğuya çekilmeyen 22 ailenin Türkmen adıyla anılmaları ile ilgili sebeb açıklayıcı bir efsane de bu destan içinde yer almaktadır. Kaşgarlı Mahmud Divan ü Lügat-it Türk'de İskender'den Zülkarneyn olarak bahsetmektedir. Destanın tesbit edilebilen kısa metni şöyle özetlenebilir:
İskender, Türk memleketlerini almak üzere saldırdığında Türkistan'da hükümdar Şu isminde bir gençti. İskender'in gelip geçici bir akın düzenlediğine inanıyordu. Bu sebeble de İskender'le savaşmak yerine doğuya çekilmeği uygun bulmuştu. İskender'in yaklaştığı haberi gelince kendisi önde halkı da onu izleyerek doğuya doğru yol aldılar. Yirmi iki aile yurtlarını bırakmak istemedikleri için doğuya gidenlere katılmadılar.
Giden gurubun izlerini takip ederek onlara katılmaya çalışan iki kişi bu 22 kişiye rastladı. Bunlar birbirleriyle görüşüp tartıştılar. 22 kişi bu iki kişiye: "Erler İskender gelip geçici bir kişidir. Nasıl olsa gelip geçer , o sürekli bir yerde kalamaz. Kal aç" dediler. Bekle , eğlen, dur anlamına gelen "Kalaç" bu iki kişinin soyundan gelen Türk boyunun adı oldu. İskender Türk yurtlarına geldiğinde bu 22 kişiyi gördü ve Türk'e benziyor anlamında " Türk maned " dedi. Türkmenlerin ataları bu 22 kişidir ve isimleri de İskender'in yukarıdaki sözünden ortaya çıkmıştır.
Aslında Türkmenler, Kalaçlarla birlikte 24 boydur ancak Kalaçlar kendilerini ayrı bir boy olarak kabul ederler. Hükümdar Şu Uygurların yanına gitti. Uygurlar gece baskını yaparak İskender'in öncülerini bozguna uğrattılar. Sonra iskender ile Şu barıştılar. İskender Uygur şehirlerini yaptırdı ve geri döndü. Hükümdar şu da Balasagun'a dönerek bugün Şu denilen şehri yaptırdı ve buraya bir tılsım koydurttu.
Bugün de leylekler bu şehrin karşısına kadar gelir, fakat şehri geçip gidemezler. Bu tılsımın etkisi hâlâ sürmektedir. Bu destana göre İskender Türkistan'a geldiğinde Türkmenlerin dışındaki Türkler doğuya çekilmişlerdi. İskender Türkistan'da mukavemetle karşılaşmamış bu sebeple de ilerlememiştir. Çoğunlukla çadırlarda yaşayan Türkler İskender'in seferinden sonra şehirler kurmuş ve yerleşik hayatı geliştirmişlerdir.
#88
Eğitim Öğretim / Yaratılış Destanı
Son İleti Gönderen Safirmedya - 11 Ağustos , 2011, 04:51:08
Yakut'lardan (Saka) derlenen yaradılış efsaneleri de Altay yardılış destanının yakın varyantı olarak algılanmaktadır
Yer ve gökyüzü, hiç bir şey yokken dünya uçsuz bucaksız sulardan ibaretti. Tanrı Ülgen bu uçsuz bucaksız dünyada hiç durmadan uçuyordu.
Göklerden gelen bir ses Tanrı Ülgen'e denizden çıkan taşı tutmasını söyledi. Göğün emri ile oturacak yer bulan Tanrı Ülgen artık yaratma zamanı geldi diye düşünerek şöyle dedi.
Bir dünya istiyorum, bir soyla yaratayım Bu dünya nasıl olsun, ne boyla yaratayım Bunun çaresi nedir, nasıl yaratayım Su içinde yaşayan Ak Ana, su yüzünde göründü ve Tanrı Ülgen'e şöyle dedi:
Yaratmak istiyorsan Ülgen, Yaratıcı olarak şu kutsal sözü öğren De ki hep," yaptım oldu " başka bir şey söyleme. Hele yaratır iken,"yaptım olmadı" deme. Ak Ana bunları söyledi ve kayboldu.
Tanrı Ülgen'in kulağından bu buyruk hiç gitmedi. İnsana da bu öğüdü iletmekten bıkmadı:
"Dinleyin ey insanlar, varı yok demeyin. Varlığa yok deyip de, yok olup da gitmeyiniz."
Tanrı Ülgen yere bakarak : " Yaratılsın yer!" Göğe bakarak "Yaratılsın Gök!" Bu buyruklar verilince yer ve gök yaratılmış.
Tanrı Ülgen çok büyük üç balık yaratmış ve dünya bu balıkların üzerine konmuş. Böylece dünya gezer olmamış bir yerde sabit olmuş. Tanrı Ülgen balıkların kımıldadıklarında dünyaya su kaplamasın diye Mandışire'ye balıkları denetleme görevi vermiş. Tanrı Ülgen, dünyayı yarattıktan sonra tepesi aya güneşe değen etekleri dünyaya değmeyen büyük Altın Dağın başına geçip oturmuş.
Dünya altı günde yaratılmıştı, yedinci günde ise Tanrı Ülgen uyumuş kalmıştı. Uyandığında neler yarattım diye baktı: Ayla güneşten başka fazladan dokuz dünya birer cehennem ile bir de yer yaratmıştı.
Günlerden bir gün Tanrı Ülgen denizde yüzen bir toprak parçacığı üzerinde bir parça kil gördü" insanoğlu bu olsun, insana olsun baba." dedi ve toprak üstündeki kil birden insan oldu. Tanrı Ülgen bu ilk insana "Erlik" adını verdi ve onu kardeşi kabul etti. Ancak Erlik'in yüreği kıskançlık ve hırsla doluydu. Tanrı Ülgen gibi güçlü ve yaratıcı olmadığı için öfkelendi. Tanrı Ülgen, kemikleri kamıştan, etleri topraktan olan yedi insan yarattı.
Erlik'in yarattığı dünyaya zarar vereceğini düşünerek insanı korumak üzere Mandışire adlı bir kahraman yarattıktan sonra yedi insanın kulaklarından üfleyerek can, burunlarından üfleyerek başlarına akıl verdi. Tanrı Ülgen insanları idare etmek üzere May-Tere'yi yarattı ve onu insanoğlunun başına han yaptı. .
#89
Eğitim Öğretim / Alp Er Tunga Destanı
Son İleti Gönderen Safirmedya - 11 Ağustos , 2011, 04:50:35
Bu destanda Saka hakanı Alp Er Tunga'nın İranlılarla yaptığı savaşlar anlatılır. Bu konudaki bilgiler, Firdevsi'nin Şehnamesine dayanmaktadır. Yusuf Has Hacip'in Kutadgu Biligadlı yapıtında bu kahramanla ilgili beyitler bulunmaktadır. Kaşgarlı Mahmut'un Divan-ı Lügatit Türk adlı yapıtında da kahramanla ilgili sagu vardır. Alp Er Tunga Destanı'nın tümü elimiz­de yoktur.
Alp Er Tunga'nın hayatı savaşlarla geçmiştir. Uzun süre mücadele ettiği İranlı Medlerin hükümdarı Keyhusrev 'in davetinde hile ile öldürülmüştür.
Alp Er Tonga, Asur kaynaklarında Maduva, Heredot'ta Madyes, iran ve islâm kaynaklarında Efrasyab adlarıyla anılmaktadır. Orhun Yazıtlarında "Dokuz Oğuzlar" arasında "Er Tunga" adına yapılan "yuğ" merasiminden söz edilmektedir. Turfan şehrinin batısında bulunan "Bezegelik" mabedinin duvarında da Alp Er Tunga'nın kanlı resmi bulunmaktadır. "Divan ü Lügat-it Türk" ün yazarı Kaşgarlı Mahmud'a ve " Kutadgu Bilig" yazarı Yusuf Has Hacip'e göre "Alp Er Tunga" iran destanı "şehname" deki büyük ve efsanevî Turan hükümdarı "Efrasiyab"dır.
Firdevsî'nin Şehnamesi'nde uzunca bir yer verilen Afrâsyâb'ın aslında Alp Er Tunga olduğunu, Kutadgu Bilig'in şu mısralarından anlıyoruz:
Bu Türk beğlerinde adı belgülügTunga Al Er irdi kutı belgülügBedük bilgi birle öküş erdemiBiliglig ukuşlug budun ködremiTajikler ayur ânı AfrâsyâbBu Afrâsyâb tutdı iller talabTajikler bitimiş bitigde mumBitigde yok erse kim ukgay ânı?
(Bu Türk beğleri içinde adı belli, kut'u belli Alp Er Tunga, büyük ve erdemli bir hükümdardır. Çok bilgili, meziyetli bir büyüktür. Tajikler (İranlılar) ona Afrâsyâb diyorlar. Bu Afrâsyâb, baskın ve yağmalarla illeri (dünyayı) tuttu. Tajikler bunu kitapta yazmışlar. Kitapta yok olsaydı bunu kim anlardı?)
Şecere-i Terakime'ye göre Selçuklu Sultanları kendilerini Efrasyab soyundan kabul ederlerdi. Rusların Yakut adını verdiği Türk gurup aslında kendilerine Saka dediklerini söylemişlerdir. Tarih içinde kaybolduğunu düşündüğümüz Saka Türklerinin az da olsa bir bölümünün bugün hayatiyetlerini sürdürmeleri pek çok meselenin yeniden araştırılarak doğruların ortaya çıkmasına yardımcı olabilecektir. Tarihçi Mesudî de M.S.7. yüzyılın başındaki Köktürk hakanının "Efrasyab" soyundan olduğunu yazmaktadır.
Alp Er Tunga destanının metni bu güne ulaşamamıştır. Bir kısmından yukarıda bahsettiğimiz kaynaklarda bu değerli Saka hükümdarı ve kahramanı hakkında bilgiler ve bir de
Alp Er Tunga sagusu (ağıtı) tespit edilmiştir:
Alp Er Tunga öldi mü?Isız ajun kaldı mu?Ödlek öçin aldı mu?Emdi yürek yırtılur.
(Günümüz Türkçesi)
Alp Er Tunga Öldü müDünya sahipsiz kaldı mıKorkak öcünü aldı mıŞimdi yürek yırtılır
Ödlek yarağı içine aldun mi?Oğrun tuzağ uzattıBegler begin azıttıKaçsa kah kurtulur?
Begler atın urgurupKadgu anı turgurupMengzi yüzi sargarup.Korkum angar türtülür.
Uluşıp eren börleyü'Yırtıp yaka urlayuSıkrıp üni yırlayuSığtap közi örtülür.
Könglüm için ötedi.Yitmiş yaşıg kartadıKiçmiş ödig irtediTün kün kiçip irtelür
Felek yarar gözettiGizli tuzak uzattıBeylerbeyini kaptıKaçsa nasıl kurtulur
Erler kurt gibi uludularHıçkırıp yaka yırttılarAcı seslerle bağırdılarAğlamaktan gözleri kapandı
Beğler atlarını yordularKaygı onları durdurduBenizleri yüzleri sarardıSafran sürülmüş gibi oldular
Kutadgu Bilig'de "Alp Er Tunga" hakkında şu bilgi verilir: "Eğer dikkat edersen görürsün ki dünya beyleri arasında en iyileri Türk beyleridir. Bu Türk beyleri arasında adı meşhur ikbali açık olanı
Tonga Alp Er idi. O yüksek bilgiye ve çok faziletlere sahip idi. Ne seçkin, ne yüksek, ne yiğit adam idi ; zaten âlemde ferasetli insan bu dünyaya hâkim olur".
İranlılar ona Efrasiyap diyorlar; bu Efrasiyap akınlar hazırlayıp ülkeler zaptetmiştir. Dünyaya hâkim olmak ve onu idare etmek için pek çok fazilet, akıl ve bilgi gerekir. İranlılar bunu kitaba geçirmişlerdir. Kitapta olmasa onu kim tanırdı." Bugünkü bilgilerimize göre
Alp Er Tunga ile ilgili en geniş bilgi İran destanı şehname'de tesbit edilmiştir.
#90
Eğitim Öğretim / Oğuz Kağan Destanı
Son İleti Gönderen Safirmedya - 11 Ağustos , 2011, 04:50:04
Uygur harfleriyle yazılı olan Özgün nüshası Paris kütüphanesîndedir. Bu destanlarda Hun Hükümdarı Me­te'nin doğuşu, kağan oluşu, Türk birliğini kuruşu; ölümünden önce de ülkesini oğulları arasında paylaştırışı anlatılır. Ebul Gazi Bahadır Han'ın Secere-i Terakime'sinde Hun-Oğuz destanıyla (Mete Destanı) ilgili bölümler bulunmakta­dır. Uygur harfleriyle yazılı olan özgün nüshası Paris kütüphanesindedir.
Oğuz Kağan destanı, M.Ö. 209-174 tarihleri arasında hükümdarlık yapan Hun hükümdarı Mete'nin hayatı üzerine kurulmuştur. Tüm
Türk destanlarında olduğu gibi bu destanın da ilk şekli günümüze ulaşamamıştır.
Bugün, elimizde
Oğuz destanının üç farklı biçimi bulunmaktadır.
XIII ile XVI yüzyıllar arasında Uygur harfleriyle yazılmış ve islâmiyetten önceki inancı yansıtan varyantın ilk örneği temsil ettiği kabul edilebilir.
XIV. yüzyıl başında yazıldığı bilinen Reşîdeddîn'in Câmi üt-Tevârih adlı eserinde yer alan Farsça
Oğuz Kağan Destanı İslâmi varyantların ilkini temsil etmektedir.
Oğuz Kağan Destanının üçüncü varyantı ise XVII. yüzyılda Ebü'l-Gazî Bahadır Han tarafından Türkmenler arasındaki sözlü rivayetlerden ve önceki yazmalardan faydalanarak yazılmıştır.
Oğuz Kağan Destanının İslâmiyet Öncesi Rivayeti Ay Kağan'ın yüzü gök , ağzı ateş, gözleri elâ ,saçları ve kaşları kara perilerden daha güzel bir erkek evladı oldu. Bu çocuk annesinden ilk sütü emdikten sonra konuştu ve çiğ et ,çorba ve şarap istedi. Kırk gün sonra büyüdü ve yürüdü.
Ayakları öküz ayağı , beli kurt beli, omuzları samur omzu, göğsü ayı göğsü gibiydi. Vücudu baştan aşağı tüylüydü. At sürüleri güder ve avlanırdı. Oğuz'un yaşadığı yerde çok büyük bir orman vardı. Bu ormanda çok büyük ve güçlü bir gergedan yaşıyordu. Bir canavar gibi olan bu gergedan at sürülerini ve insanları yiyordu. Oğuz cesur bir adamdı.
Günlerden bir gün bu gergedanı avlamağa karar verdi. Kargı, yay, ok, kılıç ve kalkanını aldı ve ormana gitti. Bir geyik avladı ve onu söğüt dalı ile ağaca bağladı ve gitti. Tan ağarırken geldiğinde gergedanın geyiği almış olduğunu gördü. Daha sonra Oğuz, avladığı bir ayıyı altın kuşağı ile ağaca bağladı ve gitti. Tan ağarırken geldiğinde gergedanın ayıyı da aldığını gördü. Bu sefer kendisi ağacın altında bekledi. Gergedan geldi ve başı ile Oğuz'un kalkanına vurdu. Oğuz kargı ile gergedanı öldürdü. Kılıcı ile başını kesti. Gergedanın barsaklarını yiyen ala doğanı da oku ile öldürdü ve başını kesti.
Günlerden bir gün Oğuz Kağan Tanrıya yalvarırken karanlık bastı. Gökten bir gök ışık indi. Güneşten ve aydan daha parlaktı. Bu ışığın içinde alnında kutup yıldızı gibi parlak bir ben bulunan çok güzel bir kız duruyordu. Bu kız gülünce gök tanrı da gülüyor, kız ağlayınca gök tanrı da ağlıyordu. Oğuz bu kızı sevdi ve bu kızla evlendi.
Günler ve gecelerden sonra bu kız üç oğlan çocuk doğurdu. Çocuklara Gün, Ay ve Yıldız isimlerini verdiler.
Oğuz ormanda ava çıktığı günlerden birinde göl ortasında bir ağaç gördü. Ağacın kovuğunda gözü gökten daha gök, saçı ırmak gibi dalgalı, inci gibi dişli bir kız oturuyordu. Yeryüzü halkı bu kızın güzelliğini görse dayanamaz ölüyoruz derlerdi. Oğuz bu kıza aşık oldu ve onunla evlendi. Günlerden gecelerden sonra Oğuz'un bu kızdan da üç oğlu oldu. Bu çocuklara Gök, Dağ ve Deniz isimlerini koydular.
Oğuz Kağan büyük bir toy(şenlik) verdi. Kırk masa ve kırk sıra yaptırdı. Çeşit çeşit yemekler,şaraplar, tatlılar, kımızlar yediler ve içtiler. Toydan sonra Beylere ve halka Oğuz Kağan şunları söyledi:
Ben sizlere kağan oldum
Alalım yay ile kalkan
Nişan olsun bize buyan
Bozkurt olsun bize uran
Av yerinde yürüsün kulan
Daha deniz, daha müren
Güneş bayrak gök kurıkan
Oğuz Kağan bu toydan sonra dünyanın dört bir tarafına elçilerle şu mektubu gönderdi:" Ben Uygurların kağanıyım ve yeryüzünün dört köşesinin kağanı olmam gerekir. Sizden itaat dilerim. Kim benim emirlerime baş eğerse, hediyelerini kabul eder ve onu dost edinirim. Kim baş eğmezse, gazaba gelirim. Onu düşman bilirim. Onunla savaşır ve yok ettiririm".
Yine o zamanlarda sağ yanda bulunan Altun Kağan, Oğuz Kağan'a pek çok altın gümüş ve değerli taşlar hediye etti ve ona itaat ederek dostluk kurdu. Oğuz Kağanın sol yanında ise askerleri ve şehirleri çok olan Urum Kağan vardı. Urum Kağan Oğuz Kağanı dinlemezdi. Oğuz Kağan'ın isteklerini gene kabul etmedi. Oğuz Kağan gazaba geldi, bayrağını açtı ve askerleriyle birlikte Urum Kağana doğru yürüdü. Kırk gün sonra Buz Dağın eteklerine geldi. Çadırını kurdurdu ve sessizce uyudu. Tan ağarınca Oğuz Kağanın çadırına güneş gibi bir ışık girdi .O ışıktan gök tüylü gök yeleli büyük bir erkek kurt çıktı. Kurt: " Ey Oğuz, sen Urum üzerine yürümek istiyorsun; Ey Oğuz ben senin önünde yürüyeceğim."dedi. Bunun üzerine Oğuz çadırını toplattırdı ve ordusuyla birlikte kurdu izlediler. Gök tüylü gök yeleli büyük erkek kurt itil Müren denizi yakınındaki Kara dağın eteğinde durdu.
Urum Hanın ordusu ile Oğuz Kağanın ordusu arasında büyük savaş oldu. Oğuz Kağan savaşı kazandı, Urum Hanın hanlığını ve halkını aldı. Oğuz Kağan ve askerleri Gök tüylü ve gök yeleli kurdu izleyerek itil ırmağına geldiler. Oğuz Kağan'ın beylerinden Uluğ Ordu bey itil ırmağını geçmek için ağaçlardan sal yaptı ve böylece karşıya geçtiler. Oğuz'un bu buluş hoşuna gittiği için bu Uluğ Ordu Bey'e "Kıpçak" adını verdi.
Gök tüylü gök yeleli kurdu izleyerek yeniden yola devam ettiler. Oğuz Kağan'ın çok sevdiği alaca atı Buz Dağa kaçtı. Oğuz Kağanın çok üzüldüğünü gören kahraman beylerinden biri Buz Dağa çıktı ve dokuz gün sonra alaca atı bularak geri döndü. Oğuz Kağan atını ve karlarla örtünmüş kahraman beyi görünce çok sevindi. Atını getiren bu beye: " Sen buradaki beylere baş ol. Senin adın ebediyen Karluk olsun." dedi. Bir süre ilerledikten sonra gök tüylü ve gök yeleli erkek kurt durdu. Çürçet yurdu adı verilen bu yerde Çürçetlerin kağanı ve halkı Oğuz Kağana boyun eğmeyince büyük savaş başladı. Oğuz Kağan, Çürçet Kağını yendi ve halkını kendisine bağladı.
Oğuz Kağan, ordusunun önünde yürüyen bu gök tüylü gök yeleli erkek kurdla Hint, Tangut, Suriye, güneyde Barkan gibi pek çok yeri savaşarak kazandı ve ülkesine kattı. Düşmanları üzüldü, dostları sevindi. Pek çok ganimet ve atla birlikte evine döndü.
Günlerden bir gün Oğuz Kağanın tecrübeli bilge veziri Uluğ Bey rüyasında bir altın yay ve üç gümüş ok gördü. Altın yay gün doğusundan gün batısına kadar uzanıyordu. Üç gümüş ok da kuzeye doğru gidiyordu. Oğuz Kağan bu rüyayı dinleyince yurdunu evlatları arasında paylaştırdı.